marw Cumartesi, Kasım 14


doğum günümde beni en iyi tanıyan kadından gelen hediyeydi bu kitap. adet olduğu üzere arka kapağı okumaya başladım elime alınca. alsancak iskelesinden başlayıp esenler otogarında bitiyordu kitabın arkasındaki kelimeler yığını. ilk boş vaktimde elime alıp okumaya başladım. okudukça hayatımda bir şekilde yer almış şehirler sırasıyla karşıma çıkmaya başladı. "izmir, adana, trabzon, bursa, samsun, amasya.." her şehirde bir kadın. 108 sayfa sonra okumayı bıraktım. sanırım ikinci elime alışımda kitap bitmiş olacak. açıkçası bu kitap beni ürküttü biraz. kitaptaki olaylar hayatımdaki rastlantılara dönüşmeye başlayınca bıraktım zaten kitabı. benim boktan hayatımı saymazsak, bu kitabın gerçekten mükemmel bir anlatım tarzı var. murathan mungan şiirlerinde karşıma çıkan bazısı mükemmel bazısı rezalet şiirlere asla benzemiyor. bütün kelimeleri, bütün tasvirleri, kişileri sanki az önce buralardaymışlar da bir anda kitabın içine çekilmişler gibi. kesinlikle tavsiyedir. okuyunuz, hayatınızdaki kadınlara okutunuz.


Annesi, arada bir, "Hayatla romanları ayırt edemeyeceğini bilseydim, zamanında 'oku kızım, oku kızım,' diye başının etini yemezdim," diye uyarırdı.

Hayatla karıştırılmayacaksa romanlar niye okunsundu ki?

3 zıttırık:

Kaan Şengün dedi ki...

O kadar güzelmiydi bu kitap yahu ? Son hikaye ile güzel bi bitiriş yapmıştı ama... :/

marw dedi ki...

henüz son hikayeye geçmedim. nazan'dayım daha. ama o kadar güzel:)

Kaan Şengün dedi ki...

Son hikaye diğerlerine nazaran daha başarılı gelmişti bana. Sende okuduktan sonra bi ses verirsin buradan. ;)